Salı, Nisan 06, 2010

Pin Up: Kız kıza müzik


İsmini 1940’larda altın çağını yaşayan, dolgun vücutlu, peri yüzlü kızlardan alan Pin Up grubu, 2003 yılından beri sahnelerde. Şu sıralar, her zamankinden daha popüler olmalarının nedeni, ilk albümlerinin single’ı “Üretim hatası”. Ayşegül Esen, Ezgi Özkan, Ayşe Ertuğrul ve Özlem Gündoğmuş’dan oluşan “kız” grubumuzla kadın olmanın avantajlarını, dezavantajlarını ve yeni albümlerini konuştuk.

Evren Müberra Ünal

Pin Up posterleri biriktiriyor musunuz ya da Pin Up dövmeleriniz var mı?
Ayşe: Pin Up posteri biriktirmek hiç aklıma gelmedi ama tarz olarak Dita Von Teese’i beğeniyorum.
Ezgi: Benim sol kolumda beş sene önce yaptırdığım, elinde gitar olan bir Pin Up kızı var ama yarım kaldı. Vakit bulabilirsem, tamamlatacağım.
Özlem: Ben de dövmeye meraklıyım ama daha sembolik çizimleri tercih ediyorum.

Kız grubu olmanın dezavantajlarını yaşadınız mı hiç? Mesela kadın olarak kendini bir işte ispatlamak karşı cinse göre daha zordur. Böyle bir zorluk hissettiniz mi?
Özlem: Dört kadının birlikte müzik yapması, Türk halkına ilginç geliyor haliyle. Ama artık yavaş yavaş kadınlığımızdan daha çok yaptığımız müzik konuşulmaya başlandı. Bu da bize gurur veriyor.
Ayşegül: Demek ki cinsiyetin de pek bir önemi yok. Yurt dışında bize gösterilen ilgi, bazen buradakinden fazla olabiliyor. Gelen e-postalarda Avrupa’nın diğer ülkelerinde Pin Up gibi gruplara pek rastlanmadığını okuyoruz.
Ayşe: Sanırım bizim ülkemizdeki sorun şu, dinleyici müzisyenin kıymetini bilmek yerine, bir açığını yakalamaya çalışıyor veya yurt dışındaki bir başka sanatçıya benzetmeye uğraşıyor.

Kızlardan kurulu olmanın avantajları neler oldu?
Ayşe: Birbirimizin dilinden çok iyi anlıyoruz. Genetik olarak benzer duygulara sahip olduğumuz için, çoğu konuda hemfikiriz. Bunu da müziğimize yansıtmak keyifli oluyor.

Kızların genelde erkekler gibi gamsız tasasız arkadaşlık kuramadıkları söylenir. Sizde her şey güllük gülistanlık mı gidiyor?
Ezgi: “Her şey güllük gülistanlık gidiyor” diye bir şey söylersem, yalan söylemiş olurum. Her türlü tartışmayı yaşadık, geçirdik ama egolarımız hiçbir zaman yaptığımız işin önüne geçmedi.
Ayşe: Öyle durumlarda dürüst olmayı tercih ettik. Yeri geldi, kendimizle dalga geçtik; yeri geldi, bir insanı kaybetme korkusu yaşandığı zaman kurulmayan cümleleri hiç çekinmeden birbirimize kurduk. Ama arkadaşlığımızı kaybetmekten hiç korkmadık.
Özlem: Birbirimize sahte duygular vermiyoruz, yüzeysel bir ilişkimiz yok. Ne hissediyorsak, o. Bu sayede dürüst olabiliyoruz. Bunu, bir evlilik ilişkisine benzetebiliriz hatta.

“Üretim Hatası” single’ınız çok sevildi. Sizce neden bu kadar ilgi gördü?

Ayşe: Bizler yeniliği seven müzisyenleriz. Bence insanlara ilginç gelen, hem şarkı sözlerimizin yapmacıklıktan uzak oluşu, hem de sürekli olarak insanlara dayatılan kalıplardan uzak olması. Genel olarak şarkı sözlerimizde samimi ve yalın bir dil kullanıyoruz. İnsanlar da kendi hayatlarından bir şeyler bulabiliyorsa, ne mutlu bize.

Albüm çıktıktan sonra, sizi nasıl bir tempo bekliyor?

Ezgi: Türkiye’nin her bir köşesine gidip, hatta yurt dışında da bol bol konser verip izleyiciyle daha da yakınlaşmak istiyoruz

Albümle ilgili olarak “çok satmak” dışında ne gibi beklentileriniz var?
Özlem: Albüm çok satsın diye bir derdimiz yok, hele ki böyle bir dönemde. Bizim için konserler önemli.

Sahnede kaybettiğiniz enerjiyi toplamak için günde 5,5 ekmek yiyormuşsunuz. Başka neler yapıyorsunuz enerjik kalmak için?

Özlem: Yürümeyi çok seviyorum, iyi geliyor.
Ayşe: Şu sıralar o kadar yoğunuz ki yemek yemeye fırsat bile olmuyor. Kahveyle besleniyoruz.
Ezgi: Benim bir kedim var. Her sabah evden çıkmadan önce montuma oturuyor. Belki bir saat montumun üstüne yapışmış tüyleri temizliyorum, spor oluyor.
Ayşegül: Bu aralar kaliteli beslenmeyle kafayı bozmuş durumdayım ve yoga da yapıyorum.


Kaynak: Hürriyet Kampüs eki / 31 Mart Çarşamba

1 yorum:

Adsız dedi ki...

kizim siz hepiniz malsiniz