Perşembe, Mart 04, 2010

Dinozor Paşa: Rashit geri döndü!


Eskilerin dinozor punk grubu Rashit, uzun süren sessizliğini sonunda bozdu. Güzel ve eğlenceli bir mini albümle tekrar karşımızdalar. Bu kez “Yasaklı” parça “Dinozor”u bağıra bağıra söylüyorlar. Peki, mutlu muyuz? Evet!


Affınıza sığınarak, siz ne zaman adam olacaksınız?
Orkun Tunç: Uzun zamandır duyduğum en güzel soru… Ben de kendime bunu sorup duruyorum hep.
Tolga Özbey: Tırnak içinde “adam olmak”, sisteme tamamen entegre olmak ve her şeyi sorgulamadan kabul etmektir. Kimseler adam olmasın.
Oğuz Taktak: Bizlere dayatılan adam figürü, maalesef yalaka, dalkavuk, klişelerle yaşayan, muhafazakâr ve geleneklerin getirdiği üniformaları çıkartamayan “adamlar”. Adam olmayacağız sanırım.
Orkun Tunç: Hem etrafta o kadar çok adam var ki, onlardan biri olmak hiç işimize gelmiyor. Şu anda dünyanın en zevkli işlerinden birini yapıyoruz ve çok mutluyuz. Adam olmamız pek yakın görünmüyor…

Dinozor eski bir parça olmasına rağmen, sözleri nedeniyle daha önceki albümlerinizde yer almıyordu. Sözler de değişmemiş, ne değişti de sonunda “Dinozor”a kavuştuk?
Tolga Özbey: Her şeyin bir zamanı var sanırım.
Orkun Tunç: Sağlam, dimdik arkamızda duran bir plak şirketi öncelikle. Hakan Eren yaptığımız müziğe inanan birisi. Bu şarkının kült oluşu ve piyasaya bu şekilde çıkmasının gerekliliğini biliyorduk. Ossi Müzik ile bunu başarmış olduk.
Oğuz Taktak: Dinozor, yıllar önce Cmuk grubundan Timur Özselvi ve çizer Bülent Üstün’ün başının altından çıkmış bir şarkıdır, hatta bir fenomendir. Şarkı, Türk Punk gruplarının milli marşı oldu nerdeyse. Türkiye’de belki de ilk kez böylesine bir şarkı sözüyle albüm yayınlanmasına cesaret edebildik.

Sinemada ve edebiyatta müstehcen sözler içeren yayınları görüyorduk ama müzikte pek rastlanmıyordu.
Oğuz Taktak: Can Yücel’in felsefesinden cesaret alarak, şarkımızı bağırabildik.

14 Şubat Sevgililer Günü’nde yayınlanması tesadüf olamaz tabii?
Tolga Özbey: Elbette tesadüf değil. Amacımız, tüketim toplumunu protesto etmekti. Ancak bu mini-albümün müzik piyasası içerisinde daha önemli bir işlevi olacak sanırım. Ebeveyn uyarısı etiketinin, sansüre karşı bir çözüm olarak daha da yaygınlaşacağını düşünüyoruz.


Web sitenizdeki manifesto niteliğinde “biz Rashit olarak” bölümünü okuyunca, “hop” dedim. Günlük gazete köşelerini takip ederek edinilecek görüşler değil bunlar. Fikirlerinizi oluşturan nasıl deneyimler yaşadınız?
Tolga Özbey: Aslında sürekli inşa halinde olan varlıklarız. Elbette pek çok görsel, işitsel, zihinsel materyalle besleniyoruz.
Orkun Tunç: Bir yandan sanatsal bir faaliyet yaparken, arkasındakileri görmezden gelemeyiz. Korporasyonlar, bize dayatılan yaşam stilleri, izlediğimiz filmler, kullandığımız iletişim araçları, internet ve diğerleri tüm bir düzenin parçası.
Oğuz Taktak: Evet, bilgi çağında yaşıyoruz. Bunun keyfini çıkartabiliriz ama bu enformasyonun doğruluğu ve niyeti konusunda şüpheli bakmaksak eğer, her an kandırılmaya hazır olmalıyız.
Orkun Tunç: John Carpenter’ın “They Live” filmindeki gibi tüm her şey. Var olmadığını düşündüğünüz birçok şey aslında hayatımızı ele geçirmiş durumda. Bu bir rüya değil sonuçta… Bizi yok edecek şey, umursamadıklarımız ve göz ardı ettiklerimiz.


"Gelenekler güzel şeylerdir ama onlarla yaşamak için değil, onları yaratmak için" demiş Frankz Marc. Siz, müzikal anlamda nasıl bir gelenek yaratmaya çalışıyorsunuz?
Orkun Tunç: Punk, özgürce kendini müzikal olarak ifade edebilmek demek. Bunu müziğimizde yansıtıyoruz. Yaptığımız tüm şarkılarda, bir konsept ve anlatılması gereken önemli bir konu olması gerekiyor. Öteki türlü müzik yapmanın bir manası da yok gibi.

Tolga Özbey: Kendimizi tekrar etmemek, müzik yapmaya başladığımız günden beri sürdürdüğümüz bir anlayış. Çıkardığımız her albümde, bu evrimi net olarak hissedebilirsiniz. Her albüm kendi içinde klasikleşebilir, ama bir grubun yaptığı müziğin klasikleşecek kadar kemikleşmiş olması çok kötü bir şey...



*Bu röportajım, 1 Mart Pazartesi günü Hürriyet Gazetesi Kampüs ekinde yayınlanmıştır. Orjinalinden kısalttım, uzun yazılardan sıkılıp kaçıyorsunuz diye:p Kampüs, Türkiye'nin tüm üniversitelerinde, kampüslerde, başka yerde aramayın:) ha bi de burda: hurriyetkampus.com

*pc'mde photoshop olmadığı için Kampüs'te kullanılan orjinal fotoğrafı küçültüp koyamadım, büyüğüne de blogspotum karagözüm izin vermedi. Google'dan bi tane çektim rastgele.

Hiç yorum yok: