Perşembe, Eylül 21, 2006

Rock camiasının yeni ev sahipleri: Çilekeş

Albüm yayınlanalı çok oldu. O günden bugüne neler yaptınız? Değişen çok şey oldu mu hayatınızda?

Görkem: Albüm Temmuz’da çıktı ve gala konserini Eylül ayında gerçekleştirdik. Onun sonrasında da İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir, Antalya, Kayseri şehirlerinde konserlere devam ettik. Kasım ayında bir Honduras durağımız oldu, sanırım bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğumuz en ilginç konserdi. Oradaki yaklaşık 10000 kişiye Türkçe sözlü rock dinletmiş olduk, ufak çaplı bir Orta Amerika turu da yapmış olduk. “Takım böyle tutulur” filminin müziklerini yaptık. Hayatımızda değişen çok şey olmadı daha önce de müzik yapıyorduk, şimdi ise eskiye göre biraz daha iyi şartlarda müzik yapabiliyoruz. Zaten hem kendimiz, hem de diğer müzisyenler için bu daha iyi şartların sağlanabildiği bir ortam yaratabilmeyi bir misyon olarak görüyoruz ve bunun için diğer arkadaşlarımızla birlikte çaba gösteriyoruz. Başımıza gelebilecek en güzel değişikliğin, Türkiye’de rock gruplarının çok daha iyi imkanlarla müzik yapabilmeye başladığını görmek olurdu herhalde...

Cumhur: Her geçen gün konserlerimize katılımın artması ve konserlerin daha coşkulu geçmesi en güzel değişiklikti sanırım.

Fanta Genç Yetenekler Aramızda Yarışmasına öylesine katıldığınız doğru mu?

Görkem: Aslında o zamanlarda yapmış olduğumuz besteleri profesyonel bir jüri önünde çalıp kendimizi değerlendirmek istiyorduk. Bar programı yapıyorduk fakat bir süre sonra insanların yaptığımız coverlardan çok kendi bestelerimize ilgi gösterdiğini farkettik. Albüm için önümüzde çok uzun bir yol olduğunu biliyorduk ve tam o sırada karşımıza çıkan Fanta Genç Yetenekler Aramızda yarışmasının bir “ilk adım” olabileceğini düşündük. Öylesine katılmış olmasakta, son başvuru gününde tesadüfen formunu görüp son anda katılmış olduk.

Cumhur: Öylesine katılmadık ama katılmamız biraz şans eseri oldu. Bir gün daha görmeseydik başvuru formunu katılmamış olacaktık.

Müzik yarışmalarının gruplara sizce ne getirisi oluyor? Fanta Yarışması olmasaydı şu an siz nerede olacaktınız?

Görkem: Şart olmasa da gerçekten iyi fırsatlar yaratabildiğini gördük. Amatör adı altında geçen iyi grupların sayısı çok fazla ve gerek şirketler, gerekse prodüktörlerin dikkatini üzerlerine çekebilmek için prestijli yarışmalarda alınan dereceler o grupların bir adım önde başlamasını sağlayabiliyor. Fanta yarışmasını kazanmış olmamızdan çok, İstanbul’da gerçekleşen bir Türkiye finalinde Ankara’dan işi gücü bırakıp bizi desteklemeye gelen bir otobüs dolusu insan bize yaptığımız işi o kadar çok sevdirdi ki, sonuç ne olursa olsun biz yine buralarda olurduk gibi geliyor bana. Ancak tabi ki çok iyi bir referans olduğu kesin, birçok değerli müzisyenle, şirketlerle bu yarışma sayesinde tanışmış olduk sonuçta, daha hızlı yol alabildik...

Cumhur: Yarışmalar grupların kendilerini gösterebilmeleri için iyi bir fırsat. Ülkemiz şartlarında şirketlerin, prodüktörlerin ve basının ilgisini çekmek pek kolay değil ama yarışmalar bunun için iyi bir platform oluşturuyor.

Albüm, beklediğinizden daha uzun sürede çıkmış. Bu gecikmenin nedeni ne?

Görkem: Geç çıkmasını, hatta hiç çıkamamasını bile bekliyorduk açıkcası. Albüm çıkışı için ilk öngördüğümüz zamanlarda şirketlerin ve prodüktörlerin bizimle aynı derdi paylaşmadıklarını gördük ve tamamen kendi istediğimiz gibi bir albüm yapabilmek adına çok büyük isimleri bile teşekkür ederek geri çevirmek durumuda kaldık.Bizim için içimize sinecek ve yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda gurur duyacağımız bir iş çıkarma derdi herşeyden önemliydi çünkü. Çok daha önce, belki de çok büyük ticari başarılara imza atıp günü kurtarmak pek ilgimizi çeken bir çizgi değildi. Bu yüzden şartların bizim istediğimiz gibi olabileceği bir zamanı beklemek zorundaydık. Rock müziğe artık eskisinden daha çok yatırım yapılıyor. Biz ise ancak bu yatırımın müzikalite standartlarındaki çıtanın yükselmesi yönünde yapıldığı zaman kendimizi gerçek bir “rock grubu” gibi hissedebileceğimizi düşünüyorduk. O yüzden doğru zamanı bekledik.

Cumhur: Bu gecikme bilinçli bir tercihti ve şu an bulunduğumuz noktada doğru bir tercih olduğunu görebiliyoruz. Aradan geçen zaman bizim, dolayısıyla müziğimizin de gelişmesini sağladı.

Albümde Aylin Aslım, Fuat ve Burak Gürpınar konuk sanatçı olarak yer almış. Onlarla bu albümde nasıl buluştunuz? Albüm öncesinde de bir dostluğunuz var mıydı yoksa iş ortaklığı şeklinde mi değerlendirelim?Başka örneklerde var.Rock camiasında müzisyenler çok mu yardımsevere? Bu dayanışmayı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Görkem: Tamamen şarkıların ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz seslerdi hepsi. “Yetmiyor” şarkısını çalarken malum yer geldiğinde hepimiz benzer bir melodi mırıldanıp duruyorduk, kulaklarımız o sesi duymak istiyordu. Bir süre sonra o melodiyi Aylin Aslım taklidi yaparak söylediğimizi farkettik çünkü şarkının o bölümü düpedüz Aylin Aslım sesi istiyordu bize göre. Aylin albümün öncesinde de çok sevdiğimiz bir arkadaşımızdı zaten. Bu düşüncemizi ona söyledik ve birgün stüdyoya gelip bize Yetmiyor’da eşlik etti. Hiçbir müdahale olmadan tamamen bizim duyduğumuz melodiyi aynen yapıştırdı oraya = ) . Hissedilenlerin aynı olması bu birlikteliği kaçınılmaz kılan şeydi.

Ali: Fuat da benzer bir şekilde “Gözaltı” şarkısında bize katıldı. Stüdyolarda şarkıyı hep çalıyorduk fakat nakarat dışındaki bölümlerde şarkının sözlerini en iyi şekilde “Rapüstad”ın açabileceğini düşündük. Fuat’ın dünya standartlarında bir rapci olduğunu düşünüyoruz ve yaptığı işe fazlasıyla saygı duyuyoruz. Şarkı geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz 2 arkadaşımıza ithaf edildi ve bireysel silahlanmaya karşı bir tavırla yazıldı. Kaybettiğimiz arkadaşlarımızdan Adil Soydan’ın rap müziğe olan bağlılığı da bu şarkının formatını doğrudan etkiledi tabi ki. Bizler her türlü müziğin kaliteli yapıldığı zaman arkasında duruyoruz bu yüzden rock cephesinden rap’e karşı gelebilecek herhangi bir tepkiyi umursamadık, bizce çilekeş-fuat düeti olması gereken birşeydi, en önemlisi müzik orada onu gerektiriyordu. Bir iş ortaklığından çok, bizimle aynı kafada, aynı şeyleri hisseden bir müzisyenle birlikte herzaman olduğu gibi canımızın istediği gibi bir şarkı yapmaktı, öyle de oldu. Burak Gürpınar albüm sürecinin çok daha öncesinden beri desteğini gördüğümüz, çok sevdiğimiz bir arkadaşımız. “Kürar” şarkısının özelliği de yapılmış ilk davul düeti olmasıdır. Şarkı Çilekeş tarafından çalınıyor ve sonunda birçok müzik dinleyicisinin ilk duyduğu anda ayırt edebileceği bir groove, bir sound çıkıyor karşımıza : Burak Gürpınar’ın çaldığı davul tabi ki... Demoları dinlerken bu teklif bu kez Burak tarafından geldi ve duyar duymaz hemfikir olduk, çok sevinerek atladık hemen.

Cumhur: Albümde yer alan konuk sanatçıların hepsi de Çilekeş’i en az bizim kadar sahiplenen insanlar. Rock camiasında buna benzer dayanışmaların olması da çok sevindirici, çünkü bu iş en çok birlikte yapıldığı zaman keyif veriyor. Zaten genelde rock müzisyenleri arasında yapılan ortak çalışmalar genellikle arkadaşlık ilişkileri doğrultusunda, “samimice” yapılıyor. Bu yüzden ortaya çoğu zaman uyumlu ve güzel işler çıkıyor...

Albümün kayıtları ITU MIAM’da yapılmış. Özellikle tercih etmenizin nedeni var mı?

Görkem: Daha önce de bahsettiğimiz gibi albümün tamamen istediğimiz gibi olması için bazı şeylerin sağlanabildiği bir ortam talep ediyorduk. Bunların başında da kafamızdaki soundu yaratabilmek için prodüktörümüz Volkan Başaran’ın önerilerini dikkate almak geliyordu. Türkiye’de özellikle davul kaydı konusunda bazı eksiklikler olduğunun farkındaydık ve Volkan sound konusunda kesinlikle sözü dinlenmesi gereken bir insan. Bu yüzden davul kayıtlarını MİAM’da yapma konusunda çok ısrarcı davrandık, kesinlikle ihtiyacımız olan soundu çıkarabileceğimiz bir stüdyo MİAM.

MIAM’ı müziğin gelişimi açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhur: MİAM öncelikle kayıt teknolojisi yönünden benzerlerinden üstün bir stüdyo, bu da orada çalışan müzisyenlerin kafasındaki soundun gerçeğe dönüşmesini kolaylaştırıyor. Teknik aksaklıklarla ya da imkansızlıklarla boğuşmak yerine sınırları zorlamak daha iyi sonuçlar doğuruyor. Ayrıca yetiştirdikleri ses mühendisleri müzik piyasasındaki çok büyük bir açığı kapatıyor ve işini gerçekten iyi bilen teknisyenlerle çalışmak bizleri çok rahatlatıyor.

Albüm kapağındaki görselleriniz çok güzel. Christopher Brown kimdir?

Cumhur: Albüm kapağımız uzun bir çalışma sonucu ortaya çıktı ve birden fazla insanın emeği var bu işte. Kapaktaki silüet Fatih Uysal’a ait, Yine kapaktaki çilekeş logosu çok sevdiğimiz dostumuz Burak Gürpınar’ın elinden çıktı. Tasarımlar ise Özlem Ölçer ve Tarık Özbalkan’a ait. Fotoğrafları ise Christopher Brown çekti. Kendisi alanında çok başarılı bulduğumuz bir insan ve dünya çapında bir çok müzisyen ve gruplarla çalışmaları mevcut.

Albümden önce de zaten bir çok konser vermiştiniz. Dinleyicileriniz yine vardı. Konserlerinizde ve dinleyici profilinizde nasıl bir değişim gözlemliyorsunuz?

Cumhur: Albüm öncesinde de bizi takip eden ve neredeyse bütün konserlere gelip şarkılarımızı bir ağızdan söyleyen bir kitlemiz vardı. Ama bu kitle çoğunlukla Ankara’daydı. Albümle birlikte çok daha büyük bir kitleye sesimizi duyurmuş olduk. Konserlerimiz daha kalabalık olmaya başladı ve Ankara dışındaki şehirlerde de çok keyifli konserler vermeye başladık. Tabi seyircinin sesi de daha gür çıkmaya başladı doğal olarak...

.Radikal Gazetesi’nde yayınlanan bir röportajınız için tekzip yapmışsınız. Ve orada prodüktörünüz Volkan “albüm bitti ama siz hala bir şeyler talep ediyorsunuz” demiş. Neden o kadar gerilimli bir dönem yaşadınız? Nelerdi Volkan’ın bahsettiği talepleriniz?

Cumhur: Grupça yaptığımız işlerin yapabileceğimizin en iyisi olmasını istiyoruz her zaman. Bu da ciddi bir özeleştiriyi beraberinde getiriyor. Acaba şu şarkının burasını şöyle mi yapsaydık türünden konuşmalar sürekli oluyor. O dönemde de “acaba” sorusu hiç eksilmediğinden Volkan’dan bu tür taleplerimiz oluyordu.

Parçalarınızın sözleri çok karamsar ve olumsuz geldi bana. Yazım süreci nasıl geçiyor? Sözleri kim yazıyor, ortaklaşa mı çıkıyor?

Ali: Genelde ben ve Görkem yazıyoruz sözleri..Yazım süreci diye bir şey pek yok aslında..Geliyor ve gidiyor..O an içinde ne varsa, dışarı ne çıkıyorsa artık..En son Cucu gelip imla kontrolü yapıyor..

. Sizin renginiz siyah mı? Ne? Neden?

Ali: Siyah iyidir..

Müzik gruplarında amatör ruhu korumanın şart olduğu söylenir bazılarınca. Sizce?

Cumhur: Amatör ruh dendiğinde benim anladığım şey; heyecanını ve müzik yapma isteğini kaybetmemek. Bu yüzden kesinlikle var olması gerekli diye düşünüyorum.

Başka müzisyenlerle yapılan düetler genelde albümde kalır. Ama siz sürpriz yapıp Fuat ya da Aylin Aslım’ı da konserlerinize dahil ediyorsunuz. Önümüzdeki konserlerde de dinleyicileriniz böyle sürprizlere hazır olsun mu?

Cumhur: Albümdeki düetler sırf düet de bulunsun arada diye yapılmadı. Gerçekten yaptıkları işleri beğendiğimiz ve beraber müzik yapmaktan keyif aldığımız kişiler hepsi. Bunu sahneye taşımak da ayrı bir keyif veriyor bize, umarım bu birliktelikleri tekrarlayabiliriz zaman içinde.

Müzisyenler arasında kıyas yapmak müziğin gelişimine katkı sağlar mı? Başka gruplar bir kıstas olabilir mi? Sizin Manga’yla bir arkadaşlığınız var ama yine de sürekli onlarla kıyaslanmaktan rahatsız mısınız yoksa işin doğal süreci mi bu?

Ali: Ülkemizde bu müziğe dair fazla alternatif yok..Haliyle insanların birilerini birilerine benzetmesi çok doğal..iyi mi kötü mü bilmiyorum ama rock piyasası genişledikçe herkesin kafası da rahatlıyacaktır..

. Sizin ülkemizde beğendiğiniz müzisyenler kimler?

Ali: Kurban var Athena var Tamburada var..Liste çok uzun..

Müzik dışında neler yaparsınız?

Cumhur: Aslında müzik dışında yaptığımız az şey var diyebilirim. Okullarımıza devam ediyoruz, arkadaşlarımızla vakit geçiriyoruz. Pek özel bir şey yok aslında.

. Play station hobiniz varmış. Hangi oyunları oynamayı tercih ediyorsunuz? Sevgililerinizden ya bilgisayar ya ben diye tehdit aldığınız oluyor mu?

Ali: Futbol oynuyoruz genelde..Pes5 bu aralar..Gruplar arası tekliflere açığız..

Tehdit aldık mı bilmiyorum ama buna çok müsait derecede vakit ayırıyoruz sanırım..


Önümüzdeki günlerdeki programınız neler?

Cumhur: İkinci klibimizi “kendimden geriye” ye çektik. Yönetmenliğini Gürcan Keltek yaptı ve bizi tatmin eden güzel bir çalışma oldu. Yakın zamanda müzik kanallarında görebilirsiniz bu klibi. Konser bilgilerini ise www.cilekes.com.tr adresinden takip edebilirsiniz.


3 yorum:

Adsız dedi ki...

çilekeş bence son yıllarda çıkan en iyi grup şuaralar dinlediğim grupların başında geliyor ben buaralar paso şu listeyi dinliyorum
myplaylistim
çilekeş
manga
kurban
revolters
stuka
esin iris

Adsız dedi ki...

çilekeş zaten hep 1 rumara bizim için ama arkadaşın yazdığı listede revolters ı tek geçerim

bende çilekeş + revolters ı çok seviyorum

Adsız dedi ki...

zaten heryerde bi revolters çılgınlığı yaşanıyor
herkezin dilinde bu grup yakında albümleri çıkar eminim