Yeni kıtanın en eski sahipleri, büyük ihtimalle bu bumerang denen döner aleti, boş vakitlerini daha eğlenceli geçirmek için icat etmediler. Ama günümüzde ismi kadar komik olan bumerang, frizbi atmak ya da uçurtma uçurmak gibi keyif veren bir oyun. Elbette, artık insaoğlu elinde sopayla bizon kovalama devrini geride bırakalı çok oldu. Kuş avlamak içinse bu topraklarda uzun zamandır sapan kullanılıyor. Hatta yazımızın başında bu sapan ve bumerang arasındaki benzerliğe değinebiliriz.
Avustralya yerlileri, büyük ihtimalle sapana bir lastik bağlayıp ucuna da taş yerleştirerek kuşa nişan almayı gereksiz görmüşler. Bunun yerine sapanı biraz daha düzgün yaparak direk kuşun kafasına atmayı uygun bulmuşlar. Bu cümleler size bir şey ifade etmediyse, daha açık yazalım: Bu eğlence aleti sandığımız şeyin atıldığında geri dönenleri kuş avlamak için kullanılmış. Bu demek oluyor ki atıldığında geri dönmeyenleri de var. Aynen öyle; atıldığında geri dönmeyen bumeranglar ise daha iri cüsseli hayvanları avlamak ve komşu kabilelerle savaşmak amacıyla kullanılmış.
Eğer bugüne kadar, plajda şortlarıyla birbirlerine bumerang atıp eğlenen Aborjinler hayal ettiyseniz, biraz durun ve gerçeklere dönün. Bumerang bir savaş ve avlanma aletidir. Dınını nııınnnn! Ama bumerangın çıkışı üzerine çeşitli başka rivayetler de var. Mesela bunlardan en yaygını yine Avustralya yerlilerinin kanguruların kafasını karıştırmak için bu aleti icat ettiği yönünde. Öte yandan bumerangların kolye, küpe gibi aslında hayatta hiçbir işe yaramadığına ve yerlilerin birbirlerine sevgi gösterilerinde bulunmak amacıyla yaptığı bir hediyelik eşya olduğuna da inanılıyor. Bu inancın altında yatan etmeninse, Avustralya’da yaşayan insanların ülkelerini ziyaret ettiklerinde eşine dostuna bumerang hediye etmesi ihtimaller dahilinde.
Avcılık ve toplayıcılık dürtülerimizi bir yana bırakırsak, spor yapmaktan hoşlanmayan ama enerjisini bir şekilde hoplayıp zıplayarak dışa vurmak isteyenler için şifa otu gibi bir oyuncak bumerang. Hatta günümüzde öyle bir çılgınlık boyutuna geldi ki birçok ülkede bumerang yarışmaları düzenleniyor, federasyonlar kuruluyor ve ilk çıkışında basit bir tahtadan yapılırken artık Superman, Asteriks, Oburiks veya Mickey Mouse’lusu yapılıyor. Yetmiyor, karikatürlere malzeme oluyor! Bunun en güzel örneğini ülkemizden Selçuk Erdem, köpeğine geri getirmesi için bumerang atan bir sahibi çizdiği karikatürüyle gösteriyor.
Eğer eskiden beri bumeranglara ilginiz varsa ya da bu yazı vesilesiyle merakınız uyandıysa size birkaç ipucu vermenin zamanı gelmiş demektir. Öncelikle her bumerangın atınca geri geldiği sabit fikrini bir kenara bırakın. Bu, bumerangın kendisiyle ilgili olduğu kadar sizin atış kabiliyetinizle de ilgili. İlk atışınızda bumerangınız geri gelecek diye bir kaide yok. Ama bu sizde yılgınlığa neden olmasın. İlk ihtiyacınız olan şey iyi hava şartları; yağmur, çamur, fırtına, kar gibi hava şartlarında bumerang atmayı kafaya koyduysanız şansınız epey azalır. En iyisi açık ama hafif rüzgarlı bir günü tercih etmeniz. Şiddetli ve ani gelen bir rüzgar bumerangınızı alıp bilinmeyen diyarlara sürükleyebilir.
Atış yapacağınız alan ise, bumerang menzilinin en az iki, üç kat büyüklüğünde olmalı. Yani geniş bir yeşil alan, park veya plaj bunun için uygun olabilir. Bumerang atışı yapacağınız zaman etrafta insan olmamasına da özen göstermelisiniz. Unutmayın, bumerang hem sizin atış kuvvetinizle hız kazanıyor; hem de kağıttan değil, tahtadan yapılıyor. Yani birisinin kafasına geldiğinde, o kişinin kafasının yarılma riski bir yana, oyuncağınız size geri dönmeyebilir.
İyi bir atış için, bumerangınızı düz yüzeyi dışarı, bombeli yüzeyi size bakacak şekilde tutmalısınız. Tutarken baş ve işaret parmaklarınızı kullanmanız yeterli; beş parmağınızla bumerangı sıkı sıkı kavramanın bir anlamı yok. Doğru tutuş tekniğini öğrendikten sonra, rüzgarı tam karşınıza alın ve bumerangınızı sağlaksanız sağa, solaksanız sola doğru atın. Bumerangınız size doğru geliyorsa, heyecanlanmadan ve zafer sarhoşluğuna kapılmadan iki elinizle kavrayarak tutun. Buna standart yakalama stili de deniyor. İşi iyice öğrendikten sonra çeşitli artislikler yaparak bumerangınızı tek elinizle de yakalayabilirsiniz. Eğer attığınız bumerang size doğru gelmiyorsa, bir yerde yanlış yaptınız demektir ki bu da başlangıç için oldukça normal. Pes etmeyin ve deneye yanıla öğrenmeye devam edin.
Eğer sevgilinizden ayrıldıysanız, bumerang atarak ayrılık acısını hafifletebilirsiniz. Bu tavsiyemize çok da kulak asmayın, çünkü “Şu ruhsuz tahta bile attığımda geri geliyor, sevgilim bana dönmüyor.” diye düşünüp daha depresif de olabilirsiniz. Ama iyimser bir insansanız “Ne kadar sadık bir oyuncağım var” diyerek sevinebilirsiniz. Fazla kilolarınız varsa ve spor yapmaktan hoşlanmıyorsanız bumerang peşinde koşarak forma girebilirsiniz. Ya da sevdiğiniz birine hediye olarak verebilirsiniz. Gördüğünüz gibi, bumerang atalarımızın binlerce yıl önce bize armağan ettiği, her derde deva bir oyuncak. Yaşasın bumerang!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder