Rock, drum&bass, acid cazz, Anadolu ve tasavvuf etkilerini harmanlayıp ortaya yepyeni bir tat sunan Dorian, ilk albümleri “Yeniden Hayata”yı global müzik firması EMI ve Capital ortak yapımı ile yayınladı. Capital Records’un Türkiye’de yayınladığı ilk albüm olma özelliğini de taşıyan “Yeniden Hayata” vesilesiyle Beyoğlu’nun ‘’müzisyenler kahvesi’’ Pendor’un müdavimlerinden Dorian elemanlarıyla bir araya geldik. ‘’Rakıyla peynir, rock’la ney iyi gider’’ deyiminin ortaya çıkmasına yol açacak gruba teybimizi uzattık. Anladık ki Alex konuşmayı pek sevmiyor.
Porno Sezar nerelerde?
İlkin: Vefat etti.
Siz mi öldürdünüz?
İlkin: Yok,ama gerçekten öldü.
Memet: Porno Sezar, Tünel’de yaşayan evsiz, berdüşt, hafif de çatlak bir adamdı.
İlkin: Ama hiç aptal değildi.
Murat: Enteresan bir adamdı. Şarkının ismi oradan geliyor. İlkin de güzel bir hikaye yazdı.
İlkin: Porno Sezar’dan yola çıkarak, evde kendi kendisiyle aynanın karşısında tartışan bir adamın hikayesi bu.
Albümde Hakan Kurşun, Tarkan Gözübüyük, Alp Turaç, Ercan Irmak ve eski Kurban solisti Deniz Yılmaz gibi isimler göze çarpıyor. Böyle bir kadroyla nasıl bir araya geldiniz?
Murat: Zaten bu isimlerle çalışabilmek için albümü geç çıkarttık diyebiliriz. Doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla çalışmak istedik. Hakan Kurşun, Türkiye’nin en önemli sound adamı. Deniz’le zaten eskiye dayanan bir dostluğumuz var. O her zaman bize destek olmuştur. Ercan Irmak var, ‘Gel Gör Beni’de ney üflüyor.
İlkin: O da gerçekten parçayı çok güzel yaptı. Normalde stüdyo albümlerinde çalmıyor ama Hakan Kurşun’un ricasını kırmadı geldi. Albümü de çok beğenmiş, sağolsun.
İlk albümlerini çıkaran gruplar genelde başka isimler ağırlıyor albümlerinde. Sizin albümde de Kurban’dan Deniz var...
İlkin: Deniz, daha amatörken bile bizi destekliyordu. Her zaman bu albümü beraber yapma planımız vardı. Ama bir türlü denk gelmedi. Bizim albümün yapım aşamasındayken o da kendi albümünün kayıtlarıyla uğraşıyordu. ‘Eksi Yaşam’ı da Deniz kaydetmişti. Biz de bir şekilde ona teşekkür etmek istedik.
Sizce ünlü isimlerle çalışmanın yeni albüm çıkaran gruplara getirisi oluyor mu?
Murat: Eğer tüketim amaçlı bir parçadan bahsediyorsan elbette faydası oluyor.
İlkin: Ama Deniz’in olduğu parça ticari amaçlı değil. Stüdyodaydık; Deniz gelsin, söylesin istedik. Telefon açtık. Düşünmedi bile, hemen kabul etti. Deniz çok yetenekli bir müzisyen. Kurban da Türk rock müziği açısından bir devrimdir. Özellikle 1999 albümleri kesinlikle öyle.
Albüm dört kez mix’lenmiş. Kayıt aşamasında ne gibi şansızlıklar yaşadınız?
Memet: Şansızlıkla alakalı değil. Sound konusunda çok titiz davrandık. Bir parçanın başına oturduğuz zaman istediğiniz gibi tınlamama olasılığı çok yüksek. İstediğimiz sound’u alana kadar bekledik.
Murat: Boğaz Köprüsü’nün üzerindeyiz. Trafik de var. Sizin köprüden bakışınız, Ortaköy’den köprüye bakan adamınkiyle çok alakasız oluyor. Bizim de dışarıdan bakan gözlere ihtiyacımız oldu. Ve güzel isimlerle çalıştık.
Albümün prodüktörlüğünü de kendiniz üstlenmişsiniz. Prodüktör ne kadar önemli bir albümde?
İlkin: Çok önemli.
Artık insanlar bir albüm aldıklarında hemen prodüktörüne bakıyor.
Memet: Bu çok güzel bir şey aslında.
Murat: Eskiden müzik kanallarında bir parça anons edilirken kimse prodüktörünü söylemezdi.
İlkin: Biz albümün prodüktörlüğünü kendimiz yaptık ama her zaman Hakan Kurşun’un denetim ve önerileri oldu. Ama o daha çok bizim tek başımıza neler yapabileceğimizi görmek istedi.
İlk albüm ve tek başına. Riskli değil mi?
Murat: Stüdyoya girmeden önce kimlerle çalışabileceğimizi düşündük ama Türkiye’de prodüktör olarak bizimle çalışabilecek birini göremedik. Dorian’a prodüktörlük yapacak kişinin altıncı üye gibi olması gerekiyor. Ve bizi, bizden daha iyi anlatabilecek kimse yok sonuç olarak.
İlkin: Gerçekten çok iyi birisiyle karşılaşırsak ya da yurt dışından bir prodüktör bulursak ileride onlarla çalışabiliriz. Belli olmaz.
Replikas son albümünde mesela Amerikalı bir prodüktörle çalışmıştı…
Memet: Harika!
Murat: Replikas’ı zaten beğeniyoruz.
İlkin: Evet, mesela Wharton Tiers Replikas’a tam olmuş. Ben çok beğendim. Ama o bize oturmazdı.
'Bakma Yüzüme' parçasının klibi MTV’de World Chart Express'te 'exclusive' olarak yayımlandı. Daha sonra MTV'deki Switch On adlı programında da ekrana geldi. Şaşırdınız mı?
Murat: Biz daha stüdyoda mix yaparken klibin MTV’de yayınlanacağı haberleri gelmeye başladı. Ne MTV’si? Ne oluyoruz? Çok şaşırdık çünkü ortada böyle bir şey hiç yoktu.
Klip yönetmenlerinden Uçman Balaban ‘Eğer klibin MTV’de yayınlanacağını bilseydik daha da çok özenirdik’ demiş. Sizce nasıl bir iş çıkardı?
İlkin: Sonuçta onun da ilk klibi. Türkiye’de klip yönetmenleri aynı tornadan çıkmış gibi klip yapıyorlar. Ama Uçman farklı şeyler deniyor. Kesinlikle desteklenmesi gereken biri ve bizim klipte de iyi bir iş çıkardı.
Söz, müzik ve görsellik. Pastanın büyük dilimi hangisinde?
İlkin: Üçü de çok önemli elbette.
Murat: Pastanın büyük dilimi değişir sürekli. Müziği televizyondan takip eden birisi için farklı, internetten indiren için farklıdır. Ama yüzde 60 müzikse, yüzde 40’ını da görselliğin oluşturması gerekir.
Sizin sözleri sonradan müziğe adapte ettiğinizi öğrendim.
Murat: Evet ama bu sözleri önemsemediğiniz şeklinde anlaşılmasın. Biz folk mantığında, elmize gitar alıp söz yazmıyoruz. Aramızda bir paslaşma var. Önce duygularımızı enstrümanlarla müziğimize katıyoruz. Onun üzerine de İlkin sözleri yazıyor.
İlkin: Lost Highway’in soundtrack’i filmden etkilenilip yapılmıştır. Filmin müziğe etkisi gibi, müzik de sözlere etki ediyor. Böyle düşünün. Mesela kimse bizim şarkılarımızı eline gitar alıp plajda kızlara söyleyemez yani.
Tasavvufla aranız nasıl?
İlkin: Tasavvuf Müslümanlığın en güzel çizgisi ve Türk müziğinin de en güzel noktalarından biri bence. Yunus Emre de büyük bir hümanist. O zamanki yapılan ilahiler de, şimdinin new age müziği gibi. Albümümüzde yer alan ‘Gel Gör Beni’ de zaten hepimizin küçüklüğünden beri dinlediği bir parça.
Rastgele seçilmiş bir parça değil yani...
Memet: Biz bu parçayı 2002’den beri çalıyoruz. Albüme bir cover koyalım diye bunu seçmedik. İnanılmaz melodisi olan bir parça.
İlkin: Ney çok etkili.
Özellikle oturup ney taksimleri dinler misiniz?
İlkin: Ney taksimleri çok keyifli. Çok güzel bir albüm çıktı. Neyzen Tevfik’in tüm radyo kayıtlarını almışlar. Biyografi gibi. Muhteşem bir albüm olmuş. Ne zamandır onu dinliyorum.
Murat: Bence de çok keyifli. Yapmadıysan, yap derim sana!
Alex, sen aynı zamanda Direct ile çalışıyorsun. Devam ediyor mu?
Alex: Ediyor tabii.
Ee, hayat nasıl gidiyor? Neler yapıyorsun?
Alex: Güzel gidiyor. İşte, bir şey yapmıyorum!
Konserlerinizde yaşadığınız talihsiz bir olay oldu mu hiç?
Alex: Roxy...
İlkin: Evet, Roxy’de sarhoş bir adam bizim yerimize ödül almak için sahneye çıkmıştı. Biz çok arkadaydık, sahneye gelene kadar adam ödülü aldı bile. Ama neyse ki güvenlikler fark etti durumu!
Şimdi sırada ne var?
Murat: Yoğun bir konser dönemi. Şubat sonunda şehir dışında konserler vermeye başlayacağız. Dinleyiciler konser tarihlerini dorianweb.com’dan takip edebilirler.
İlkin: ‘Gel Gör Beni’ye klip hazırlanacak. Mart başı gibi yayınlanır herhalde. Bilgisayarda çok işi olacak çünkü.
Yeni klip için yine Uçman Balaban’la çalışmayı düşünüyor musunuz?
İlkin: Henüz belli değil, ama bundan sonraki klip çalışmalarında yine Uçman’la çalışmayı isteriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder